Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.
Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
avatar
KorsAn
Co Admin
Co Admin
Erkek
Ejderha
Mesaj Sayısı : 626
Yaş : 36
Nerden : BERLIN
Points Points : 143251
Kayıt tarihi : 18/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Din, güzel ahlâktır Img_left100/100Din, güzel ahlâktır Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Din, güzel ahlâktır Img_left100/100Din, güzel ahlâktır Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Din, güzel ahlâktır Img_left100/100Din, güzel ahlâktır Empty_bar_bleue  (100/100)

Din, güzel ahlâktır Empty Din, güzel ahlâktır

Çarş. 17 Ara. - 12:44
Din, güzel ahlâktır"

Bir
kandil düşünün. İçi islemiş, dışı tozlanmış ve fitilinin yanan kısmı
kesilmemiş. Bu bakımı yapılmamış ve körleşmiş kandil dışarıya ne kadar
ışık verebilir ki?!

"Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." (Buhari, Hâkim, Beyhaki)
buyuran
Resûlullah Efendimiz (asm) bir nevi insanlara kötü hasletlerden
temizlemenin yolunu göstermek için gönderildiğini bu hadîs-i şerifiyle
ifade etmektedir. Zira ahlâk nefsi arındırmaktır.
Girdim ilim meclisine ettim ilim talep,
İlim gerilerde kaldı illa edep, illa edep.


İşte
bu beyit eski medreslerin duvarlarına levhalarla asılan ve her gelen
talebeye ezberletilen meşhur bir beyitmiş bir zamanlar. Günümüzde
medreselerin tarih olması gibi ilim ile ahlâkın bütünleşmesi de tarih
mi oldu dersiniz?
Bir büyüğümden işitmiştim ki: "Ahlâk olmadığında
îman tesir etmez!" ve "kimi insan vardır, edepsizdir, ilmini de edepsiz
yapar." Ahlâkın mahiyetini özetler gibi veciz ifade edilmiş şu iki
cümle ve on bir yaşımda ezberlediğim bir beyit hâfıza levhama hiç
silinmemek üzere kazınmıştı.


KEMÂLÂTIN ANAHTARI GÜZEL AHLÂKTIR
Allah
insanları sureten farklı yaratmış. Fakat bu farklar pek azdır.
Hayvanlar ise sureten çok farklı oldukları halde ruhen ekseriya
denktirler. İnsanlardan biri yeşil gözlüyken diğeri kahverengi
gözlüdür. Fakat bütün insanlar nitekim iki gözlüdür. Biri uzun
boyluyken diğeri kısa, biri esmerken, diğeri sarışın, biri kadınken
diğeri erkektir vs. Manevi ve ruhî olarak ise zerre ile şems, yer ile
gök kadar farklılık gösterirler. Ruhlar iman ve güzel ahlâkın inkişafı
ile terakki ederler. Ve yüksek ahlâk, ulvî ruh sahibi peygamberleri,
velileri ve sıddîkları netice verirken, kötü ahlâkın inkişafı ile de
ruhlar tedenni eder ve nemrutlar, firavunlar hasıl olur.


AHLÂK SABİT DEĞİLDİR, DEĞİŞTİRİLEBİLİR
"Halk"
kelimesi insanın bedenî yaratılışını ifade eder. Manevi yaratılış ise
"hulk" kelimesi ile anlatılır. Ahlâk "hulk" kelimesinin çoğuludur. Yani
ahlâk; "manevi yaratılışlar manzumesi" gibi bir anlam taşımaktadır.
İnsan fiziksel yönüyle ebeveynine veya akrabalarına benzeyebildiği gibi
ahlâkî özellikleri ile de benzeyebilir. Fakat ahlâk kalıtsal değildir.
Değişebilir. Dolayısı ile bir insan "ne yapayım ben böyleyim, beni
böyle kabul edin!" diyemez. Bu kötü ahlâkta ısrar etmekten başka bir
şey değildir. İnsan istedikten sonra hasletlerinin mecrasını
değiştirilebilir. Bir insan belki kıskanç olabilir. Fakat öğrendiği
hakikatler ve İslâm terbiyesi gereği hasedini gıptaya çevirerek güzel
insanların güzel hallerini arzu eder. Kimi insanda da kendini aciz
düşürecek derecede düşmanlık hisleri bulunabilir. İllaki birilerine
düşman olmak ister. Aldığı İslâm terbiyesi ile bu hissini mümin
kardeşleri ve arkadaşları üzerinde değil, kendini daima şerre sevk edip
cennetten uzaklaştıran şeytan ve şeytanın arkadaşlarına yönelik istimal
edebilir. Yani İslâm terbiyesi ile hırs azime, inat sebata, gurur
vakara vs. dönerek kötü ahlâk güzel ahlâka inkılâp etmiş olur.


KUR'ÂN, SÜNNET VE CEHT GÜZEL AHLÂKIN İNKİŞAFINA VESİLEDİR
Kur'ân
ve sünnettir insanı yüksek ahlâk nurlarına ulaştıran. Tarihte kim ki
yüksek ahlâk ve seciyeleriyle şöhret bulmuş; mutlaka üstadları Kur' ân
ve Sünnet olmuştur. Kur'ân ve sünnet öncelikle güzel ahlâk sahibi olmak
için öğrenilmeli. Zira hadîs-i şerifte buyrulduğu gibi; "ahlâk, dînin
kabıdır". (Hâkim)
Ve çalışmak!


İnsanların yeteri kadar
meşguliyeti ve gerek zihinsel gerek bedensel yüksek gayeli idealler
doğrultusunda çabaları varsa kötü ahlâka sebebiyet verecek şeylerle
meşgul olmaya zamanları kalır mı sizce? Koşuşturan, bir faaliyet içinde
olan insanlardan çok, bedensel ve zihinsel aktivitesi az olan dolayısı
ile boş duran, boş oturan, boş düşünen insanlar değil midir onun bunun
aleyhinde konuşanlar. Kim ne yapmış, ne etmiş diye merakla takip
ederken gıybet, iftira, haset gibi menfi hasletlerle farkında olmadan
kişinin su-i ahlâkı inkişaf eder. Evet boş duran ve boş düşünenler ya
"fısıltı gazetesi"nin muhabirliği yaparlar yada sefahat ile sarhoşluğu
tercih ederler.
Üstadımız hazretleri işaratül i'cazda ne güzel
ifade etmiş "..yüksek hissiyat ile güzel ahlâkın neşv ü neması, ancak
mücahede ve içtihad ile olur."


"AHLÂKIN EN GÜZELİ ALLAH'IN YÜCE AHLÂKIDIR"
Bir
hadîsinde Hz. Peygamber (asm): "Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanın"
buyurur. Mesela Allah'ın (c.c) sıfatlarından biri "Gafûr"dur. Günahları
bağışlayıcı demektir. Bu sıfatla sıfatlanan bir kimse kusurları
bağışlayıcı olmalıdır. Diğer bir sıfatı "Halîm"dir. Bu sıfatı
kendisinde huy edinen bir kimse sert olmamalı, yumuşak başlı ve
mütevazi olmalıdır. Yine Allah'ın (c.c) sıfatlarından biri "Settar"dır.
Yani günahları örtücüdür. Müslüman da, din kardeşinin kusurunu
örtmelidir. Allah (c.c) "Kerîm"dir, "Rahîm"dir. Yani lütfu, ihsanı bol
ve merhameti çoktur. Müslüman da, cömert ve merhametli olmalıdır! Yani
bütün hareket ve davranışları hikmetli, isabetli ve Allah'ın rızasına
uygun olmalıdır. Böylece Allah'ın güzel ahlâkıyla ahlâklanmış olur.


İşte Allah'ın sevdikleri ve Allah'a yakın sevgili kullar esma-i hüsnanın tecellisine mazhar olurlar, güzel ahlâk sahibi olurlar


GÜZEL AHLÂKIN ALÂMETLERİ
Bedîüzzaman
hazretleri "güzel ahlâk insana güzel fikirler verir. Fena ahlâk sahibi
ise fena düşündüğünden fena levhalar görür" diyerek güzel düşünmeyi ve
güzel bakmayı güzel ahlâkın alâmeti olarak gösterirken, kötü düşünce
menbaını da kötü ahlâk olarak belirlemiştir..
İnsaflı olmak,
insanların hatasını görmemek, hüsnü zan etmek, su-i zandan kaçınmak,
arkadaşlarının eziyetlerine göğüs germek, onlardan şikayetçi olmamak,
hep kendi ayıp ve kusurlarıyla meşgul olmak, kendi nefsini kınamak,
güler yüzlü olup, herkesle yumuşak konuşmak güzel ahlâkın en bariz
alametlerindendir.
Güzel ahlâklı kimse, edeplidir az konuşur, hatası
azdır, gıybet etmez, Allah için sever, Allah için buğzeder, emanete
riayet eder, komşu ve arkadaşını korur. Bütün hasletlerin başı ise
hayadır.


AHLÂKÎ ÇÖKÜŞE SEBEP SIKINTI, ZULÜM VE YEİSTİR
İman
zayıflığı ve namazsızlık ile hasıl olan ruhî sıkıntılar ve zulme
uğramak ahlâkın bozulması ve sefahate önde gösterilen sebeplerdendir.
Zira sıkıntı ve zulme uğrayanda ekseriya ümitsizlik hasıl olur. Yeis
ise güzel ahlâkı kötü ahlâka değiştirebilecek kadar şedid bir zehirdir!

Ve bazı insanlar görürüz. Aslında hiç de fena insanlar değillerdir.
Fakat üstadın da dediği gibi para ve makam sevgisi onların kötü ahlâka
düşmesine sebep olmuştur. Para hırsı ve makam sevgisi ile kendilerinde
fıtrî olmayan riya, yaltaklanmak ve yalan gibi bir çok menfi hasletler
artık yokken var olur. Burada Efendimiz'in (asm) şu mübarek sözleri
geliyor aklımıza; "bütün hataların başı, dünya sevgisidir"
Muhitin
ahlâk üzerinde çok tesiri olduğu da şüphesizdir. Sıcak bir şey soğuk
bir ortamda tutulursa, bir müddet sonra soğur. Soğuk bir şey de sıcakta
bir müddet sonra ısınır. Evet çevre kesinlikle baskındır. Ahir zaman
çevresi ise malum! Yapılacak şey; iman ve ahlâk sahibi kişilerle çok
sık birliktelik sağlamaktır. Efendimiz (asm) "İnsanın dîni, arkadaşının
dîni gibi olur" buyurmuştur.


İKİ DÜNYA SAADETİNE VESİLE GÜZEL AHLÂKTIR
İslâm
hakiki medeniyettir! Amennâ. Peki hem maddi hem manevi yükselişken
İslâm, İslâm âleminin şu vahim haline sebep nedir? Üstad hazretleri
buna ne güzel de cevap vermiş:
"Medeniyet-i hakikiyeyi teşkil
eyleyen İslâmiyet, maddî cihetinde medeniyet-i hâzıradan geri kalmış.
Güya İslâmiyet sû-i ahlâkımızdan darılmış mazi tarafına dönüp gidiyor,
zaman-ı saadete bizi şikâyet edecektir."
Evet İslâm Müslümanlara küsmüştür. Sebep: Kötü ahlâk.
"Eğer
biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i îmaniyenin kemalâtını ef'alimizle
izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyete
girecekler; belki Küre-i Arz'ın bazı kıt'aları ve devletleri de
İslâmiyet'e dehalet edecekler."
Demek ki; güzel ahlâk ile İslâm'ı
hakiki olarak yaşasa Müslümanlar değil âlem-i İslâm tüm dünya belki
kainat gül gülistan olacak.


Ey Allah'ım! Beni ahlâkların
en güzeline hidayet et! Çünkü ahlâkların en güzeline ancak sen hidayet
edersin. Benden huyların rezillerini uzaklaştır. Çünkü senden başka
kötü ahlâkı uzaklaştıracak yoktur. (Müslim)


PEYGAMBERİMİZİN AHLÂKI
Hz.
Ali (ra)'nın oğlu Hz. Hüseyin (ra) naklediyor: Babam Hz. Ali'den,
Peygamber Efendimiz'in, meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı
nasıl davrandıklarını sorduğumda şöyle anlattılar:
"Resûlullah
(sav) Efendimiz: Her zaman güler yüzlü yumuşak huylu ve alçak gönüllü
idiler. Asla asık suratlı katı kalpli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu,
dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten
gelir; kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz
ve onları, isteklerinden tamamen mahrum bırakmazdı. Üç şeyden
titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boş boğazlık ve malâya'ni! Şu
üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler,
kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeye
çalışmazlardı. Sadece yararlı olacağını ümid ettikleri konularda
konuşurlardı.


Hz. Peygamber konuşurken, meclisinde bulunan
dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan
kulak kesilirlerdi. Zât-ı Risâletleri susunca da konuşma ihtiyacı
duyanlar söz alırlardı. Ashab, Resûl-i Ekrem'in huzurunda konuşurlarken
bir birleriyle asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi
Resûlullah (sav)'ın huzurunda konuşurken o sözünü bitirinceye kadar, hepsi de can kulağıyla konuşanı dinlerdi.
Peygamber
Efendimiz'in katında onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü
gibi ilgi görürdü. Ashabın güldüklerine kendileri de güler, onların
taaccüb ettikleri şeylere kendileri de hayretlerini ifade ederdi.
Huzurlarına gelen gariblerin (bedevilerin) kaba-saba konuşmaları ile
pervasızca suallerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Ashabı
ise, onların gelip sual sormalarını çok isterlerdi.


Peygamber
Efendimiz: "Hacetinin giderilmesini isteyen bir ihtiyaç sahibi ile
karşılaştığınız zaman ona yardımcı olunuz" buyururlardı. Hz. Peygamber,
ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan
övgüleri kabul eder ve haddi tecavüz etmediği müddetçe hiç kimsenin
sözünü kesmezdi. Şayet yüksek huzurlarında haddi aşacak şekilde
konuşulursa, o zaman, ya konuşanı susturmak ya da o meclisten kalkıp
gitmek suretiyle ona engel olurlardı."


GÜZEL AHLÂK KÂMİL İMAN ALAMETİDİR
Katade
oğlu Umeyr der ki: Bir adam: "Hangi Mü'minin imanı daha kamildir?"
deyince de: Rasulullah (sav): "Ahlâkı en güzel olanların imanıdır"
buyurdu. (Taberani) İki haslet vardır ki, mü'minde bir araya gelmezler:
Cimrilik ve çirkin ahlâk. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mace) Mü'
minlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlâkı en güzel
olanlarıdır. En hayırlılarınız kadınlarına en hayırlı olanınızdır. (Ebu
Davud)


GÜZEL AHLÂK İBADETTİR
Size
yorulmadan yapılan en kolay ibadeti bildireyim, o da susmak, boş laf
konuşmamak ve güzel ahlâktır. (İbni Ebi'd-Dünya) Kişi güzel ahlâkı
sayesinde gece ibadet eden ve kavurucu sıcakta susuzluk çeken oruçlunun
derecesine ulaşır. (Taberani)


GÜZEL AHLÂK ALLAH(C.C) VE RESÛLÜNÜN (ASM) SEVGİSİNİN ALÂMETİDİR
Güzel
huylar Allah katında bir hazine gibi korunmaktadır. Allah bir kulunu
sevince, ona güzel bir huy ihsan eder. (Hâkim) Bana en sevgili olanınız
ve bana ahirette de en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.
Sizden en çok kızdıklarım ve ahirette bana en uzak olnalarınız da,
ahlâkı kötü olanlar, gevezeler, böbürlenenler ve boş boğazlardır.
(Ahmed, Taberani, İbni Hıbban, Tirmizi)


GÜZEL AHLÂK GÜNAHLARI YOK EDER
Güzel
ahlâk, güneşin kırağıyı erittiği gibi, günahları eritir. (Haraitî)
Suyun buzu erittiği gibi, güzel ahlâk da günahları eritir. (Yok eder.)
Kötü ahlâk da, sirkenin balı bozduğu gibi (güzel) amelleri bozar.
(Taberani)
İşarat'ül İ'caz, Mektubat, Zülfikar, Tergip ve Terhip, İhya-i Ulum'id-din, Peygamberimiz'in Şemaili, Câmiü's-Sağir

"Ahlâk olmadığında iman tesir etmez!"

"Güzel ahlâk insana güzel fikirler verir. Fena ahlâk sahibi ise fena düşündüğünden fena levhalar görür"
Bediüzzaman hazretleri

Evet İslâm Müslümanlara küsmüştür. Sebep: Kötü ahlâk.

"İki haslet vardır ki, mü'minde bir araya gelmezler: Cimrilik ve çirkin ahlâk."
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mace)
Sayfa başına dön
Similar topics
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz